benfigen Admin
Mesaj Sayısı : 240 Kayıt tarihi : 25/05/09 Yaş : 58 Nerden : ADANA
| Konu: KUM TANESİNDEN İNCİ TANESİNE.... Çarş. Ekim 14, 2009 9:39 pm | |
| Bir zamanlar kendi halinde yaşayan küçük bir istiridyecik vardı. Zamanını mercan ormanlarının altında huzurla süzülen balıkları seyrederek geçirirdi. Bu sessiz sakin istiridyenin yaşamı bir gün bir anda karabasana dönüştü... Kapağını açtığı günlerden birinde küçücük bir kum taneciği giriverdi içine. İstiridye önce önemsemedi bunu; ancak o kum taneciği giderek daha çok acı vermeye başladı. Bu acı bir süre sonra o denli arttı ki... İstiridyenin acısına gözyaşları karıştı. Şu doğanın dengesine lanet mi okumalıydı şimdi? Doğanın dengesinde kendisinin bir etkisi olamadığı için yeni bir düzen arayışına mı kalkışmalıydı? Yoksa şu uçsuz bucaksız denizin kendisini yeterince korumaması karşısında yakınıp durmalı mıydı? Bunların hiçbirini yapmadı sancılı istiridye... Sancısının biraz hafiflediği, kendisinin biraz sakinleştiği bir anda, kesin kararını verdi: “Onu yok edemediğime göre onla birlikte yaşamaya çalışacağım” dedi. Yıllar, her zaman olduğu gibi, yine birbirlerinin ardısıra geldiler, geçtiler ama... İstiridyecik için bu kez biraz acı geçtiler... Fakat sonunda doğa, her zaman ki yasasını uyguladı ve... İstiridyenin bu kederini de kurtuluşla bitirdi. Ve yaşamının acılarla geçmesine neden olan küçücük kum taneciği, onun engin dayanma gücü sonunda görkemli bir inciye dönüştü. İstiridyenin bulunduğu yerden geçen sualtı sakinleri onu ziyaret etmeye başladılar. Hemen tüm sualtı sakini, yapısıyla olduğu denli görüntüsüyle de bir doğa harikası olan inciyi görüp, onu hayran hayran seyretmeleri yanı sıra, istiridyenin yıllar süren dayanma gücü nedeniyle ona duydukları hayranlıkları belirttiler. İstiridyenin böylesine dayanma kararı ve içindeki rahatsızlık nedenini bir doğa harikasına dönüştürme gücü gerçekte tüm insanların örnek almaları ve uygulamaları gereken bir olgudur. İstiridyenin içinde önce, bir kum tanesi olduğunu unutmazsak ve o kum tanesinden bu güçlü ve sabırlı sualtı sakininin, sonunda görkemli bir inci oluşturabileceğini anımsarsak, kendi içimizde bizi önce rahatsız ederek oluşa gelen değişimlerden, bizim de harikalar yaratabileceğimizin ayırdına varabilmiş oluruz... | |
|